Platon Dönemi – Siyasal Düşünceler Tarihi

AÇIKLAMA

Selam ben Mustafa. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi yada yaygın adıyla Mülkiye’de Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde okuyorum. Siyasal Düşünceler Tarihi dersinde okutulan Sokrates’ten Jakobenlere Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi ders kitabından aldığım notları sizlerle paylaşmak istedim. Her ne kadar bu notlar benim dersi yüksek notla geçmemde yardımcı olsada bazı eksiklikler yada yanlışlar içerebilir. Bu yazıda Platon bölümü yer almaktadır.

A)Yaşamı

Platon felsefenin temeline insan ve polisi yani siyaseti koymuştur. Sokrates yönetinicinin erdemli olmasını savunur, Platon ise toplumun erdemli olmasını ve bu erdemli toplumun nasıl yetişeceğini arar.

Asıl adı Aristokles’tir ve Sokrates’in öğrencisidir (Sokrates’in Platon’un kafasında oluşturduğu bir idea olduğu ile ilgili bir teoride vardır). Platon, hocası Sokrates’in ölümünden sonra Dünya’yı gezmeye başlamıştır. Felsefeci devlet adamlarını yetiştirmek maksadıyla Akademia adlı okulu kurmuştur. Yazılarında genelde diyalog şeklinde Sokrates’i konuşturur. Ailesi zengindir. Hocasını öldürdükleri için demokratlara düşmandır.

B)DÜŞÜNCESİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ

a)Platon’un Bilgi Kuramı: Kamu yönetimi salt pozitif bilime ek felsefe ile de yapılabilir. Nesneler gerçek değildir değişir ve sonludur. İdealar sonsuz ve gerçektir. Nesneler ideaların fiziki bir kopyasıdır. Örnek olarak at bir ideadır yılkı at bir türdür. İdea ve fiziki evren aynıdır buna bağlı olarak normal ve idea bilgisi vardır. Normal bilgi duyu ile elde edildiği için sanıdır ve gerçek değildir ama bu onun işe yaramaz olduğunu göstermez. Gerçek bilgiyi mağara alegorisi ile ispatlamaya çalışmıştır. İdealar ile insan arasındaki bağlantıyı ruh sağlar platon bunun örneğini kanatlı araba mitosu ile vermiştir. Platon bu mitosa insanın doğmadan önce idelar ile ilgili her şeyi bildiğini doğum anında her şeyi unuttuğunu yaşadıkça bunları öğrendiğini değil hatırladığını savunur. İnsan ruhu bu mitosa göre 3 parçadan oluşur akıl, irade ve iştah. Ussal kısımı daha iyi olan daha iyi hatırlar.

b)Platonik Yöntem: Diyalektik sistem kullanır. Önce karşının fikrini çürütüp zihnini temizler ardından doğru bilgiyi verir. İdealar arttıkça idealar evreninden akıl bu dünyaya iner ve idealar evreninde gördüklerini bu dünyada yapmaya çalışır bunu yapacak kişi filozof kraldır.

Önemli: Platon Sokrates’in aksine iyiliği kendi için değil iyi bir düzen kurma yolu olarak algılar.

C)Devlet

a)İdeal Devletin Temel Özellikleri: İyi devlet, iyi yurttaş, iyi insan kavramları birbirlerine bağlıdır. Biri olmadan diğeri düşünülemez kamusal-özel alan ayrımı yoktur. Sofistler devletin yapay sözleşme ile kurulduğunu düşünür Platon ise insanların devletsiz hayatta kalamayacağını düşündüğü için devletin doğal olduğunu savunur. Herkesin kendi işini yapması gerektiğini düşünsede iktisadi kaygı bu kuralı bozar ve savaşlara neden olur. Platon eyaletler gibi halk ordusuna karşıdır. Sparta gibi uzman askeri birliklerin kurulması taraftarıdır. Platon’a göre devlet canlı bir bedendir ve bölünemez. Ve bu bedenin tek bir beyni yani merkezi olmak zorundadır. Platon ideal devlet bilgisini sunar ama verdiği bilgilerin eksiksiz uygulanmasını beklemez.

Devleti temel olarak üreticiler, koruyucular ve yöneticiler olarak 3 bölüme böler. Üreticiler en alt sınıftır erdemsiz ve paragözlerdir. Koruyucular diğer insanların gözünde şanlı ve ünlü olmayı amaçlar. Yöneticiler ise akıl sahibi yani filozoflardır. Her sınıf kendi işini yapar. Adalet devletin temelidir. Herkes kendi erdemine uyarak işini yaparsa adalet erdemi yani devlet gerçekleşir. Devlet mutluluk demektir. Platon organik devleti koruyabilmek için gerekirse geçici şiddete başvurulunabileceğini belirtmiş, bunun için yönetici ve koruyuculara özel yetkiler vermiştir. Altın sınıfın (yönetici) içine tunç karışırsa (alt sınıflar) devletin sonu olur yani yöneticiler aralarındaki tunçları alt sınıfa gönderebilir. İdeal devlet dış temaslara ve iç değişime kapalıdır. Zenginlik yada fakirlik yoktur bunun nedeni nüfus politikası olmasıdır. Devletin nüfusunun sabit tutulması için sınırları da sabit olmalıdır.

b) Bir Filozof Yetişiyor: Devletin organik bir bütünlük kurmasını sağlayacak sınıf filozof koruyucu sınıfıdır.

ba) Koruyucuların Yaşamı: Platon koruyucuların mutluluğunu önemsemez önemli olan devletin mutluluğudur. Koruyucu sınıf çok yalındır aralarında farklılıkları yoktur bu nedenle platon özel mülkiyet ve para ekonomisini kaldırır. Platon modern komünizmin aksine özel mülkiyeti sadece yönetici ve koruyucu sınıf için kaldırır ayrıca komünizmde Platon’un aksin farklılıklar önemsenir. Platon koruyucu sınıf için aile yapısını da ortadan kaldırmıştır. Ailesi olan savaşa gidemez buna ek olarak sevgisini devletine değil ailesine verir. Aile kalkınca cinsiyet eşitsizliği kavramıda ortadan kalkmış, kadın ve erkek eşitlenmiştir. Doğacak çocuk devlete aittir bu nedenle kimin kiminle üreyeceğine de devlet karar verir. Devletteki her erkek doğacak çocukların babası, her kadın doğacak çocukların annesidir. Sakat çocuklar ölüme terk edilir.

bb)Koruyucuların Eğitimi: Çocuk doğduğundan itibaren eğitim sadece devlete aittir ve tam totaliterdir. Çocuğun oynayacağı oyundan dinleyeceği müziğe kadar her aktiviteyi devlet belirler. 20 yaşına kadar savaş alanında eğitilirler, sonraki aşamada geometri vb. eğitimleri alırlar bu eğitimlerin ardından başarılı olan ve bir sonraki aşamaya geçmeye hak kazanan azınlık ise filozof olmak amacıyla 5 yıl diyalektik eğitimi alır ardından son sınav yapılır kalan birkaç kişi devlet yönetimine filozof kral olarak alınır.

Ç)Kral olarak filozof ve ıdeal devlete giden yol

Filozof kral ideal devletin başına geçerse farklılık olmaz ama bozuk devletle geçerse çok fark olur. Filozofun görevi halk yeni düzene geçmeye hazır değilse yeni düzene geçmeye hazır olmayan halkı tabula rasa (boş tuval) hale getirmektir, sonra bu boş tuvali yeni düzene uygun olarak şekillendirir. Filozof üstün bir erke sahiptir kendinden önceki bütün kuralları kaldırır, meşruiyetini yasadan değil episteme‘den alır. Yeni düzene geçene kadar hukukun askıya alınması yani tiranlıkla yönetilmesinde problem yoktur. Platon için siyaset bir krallık bilimi gibidir. Kral ülkesini bir aile olarak görür ve ailesinin iyiliği için hareket eder bu amaçla kral mutlak erke sahip olmak zorundadır ve hukuk çok önemli değildir. Eğer kralın bu yetkileri filozof olmayan bir yöneticinin eline geçerse tiranlık ortaya çıkar.

Platon filozof-kralın tirandan farkını belirtmek için gerçek devlet ile bozuk devlet arasındaki düzey farkına işaret eder. ideal devlette filozof-kral yasa ideasına göre eylediği için tiran olarak nitelenemezken, onun iradesi gerçekte epistemenin ifadesiyken; bozuk, nesneler evrenindeki devlette tezahür eden irade, gücünü epistemeden değil, tikel tutkulardan almaktadır ve bu yüzden de tiranlıktan söz edilebilir.

Platon yasalar bozuk olsa dahi normal halkın yasayı çiğneyemeceğini söyler. Yasayı çiğneme hakkı sadece düzeni değiştirmeye uğraşan filozoflardadır aksi taktirde kaos ortaya çıkar. Bir devleti düzeltecek şey yasalar değil epistemedir. Filozof kral bulunur ama filozof halk bulmak zordur.

İdeal devletin temeller atıldıktan sonra bazı yasalar oluşturulacaktır. Bu yasalar üç temel işlevi yerine getirecektir: Her yurttaşı toplum içinde üstleneceği işleve göre tanımlamak ve sınıflandırmak; her bir sınıfı kendi içinde ve nihayet sınıfları kendi aralarında bir bütün haline getirmek üzere çeşitli biçimlerde, gerekirse zorla birleştirmek ve nihayet böylece bütün toplumu mutluluğa götürmek.

d)Devlet Biçimleri

Mevcut devlet biçimleri tikel olduğu için epistemeye zaten uzaktır. Devlet biçiminin tikel olması sistemin her yerde ve her zamanda ideal sonucu verememesi her sistemin uygulanabileceği ideal yerler olduğu anlamına gelmektedir. İdeal devlet tarihte bulunmamıştır ve tarih dışında aranmalıdır. Tiranlık ideal düzene geçişte kullanışlı bir araç olabilir.

Platon’a göre ideale en yakın yönetim biçimi ilk yönetim biçimlerinden patriarşi‘dir. Zenginlik hedefi ve yazılı yasa olmadığından halk civciv gibi en yaşlının dediğini yapar. İleriki zamanlarda nüfusun artması sonucu olarak yazılı yasalarla birlikte tek aileli monarşi yada çok aileli aristokrasi ortaya çıkar. Platon ikisinede sıcak bakar ama monarşiyi aristokrasiye yeğler.

Monarşi yada aristokraside askeri sınıfın zenginlik ve ün sevdası ile yönetimi ele geçirmesine Timokrasi denir. Yönetimde zenginlerin olup fakirlerin olmaması ise oligarşiye evrilir. En kötü yönetim oligarşidir.

Oligarşi derinleştikçe zenginle fakir arasındaki fark açılacak sonunda fakirler yönetimi ele geçirip demokrasiyi kuracaktır. Platon’a göre demokrasi kötü bir rejimdir ve herkesten farklı ses çıkması kaosa yol açar. Ayrıca demokraside yönetimde hiç bir bilgisi olmayan biri dahi siyaset yapabilir. Bu normal bir vatandaşın cerrahın yerine ameliyat yapmasına benzer. Demokrasinin sonu iç savaştır. Zenginler demokrasiden kurtulmak için fakirlerle savaşır sonunda bir tiran yönetime el koyar.

Platon dolaşım şemasına göre devletin yıkılması:

  1. Toplumdaki uyumun bozulması
  2. İş bölümünün bozulması
  3. Maddi nedenli sınıf mücadeleleri
  4. Ahlaki çöküş

Sofistlerin geleceğe gittikçe her şeyin daha pozitif olacağı düşüncesini Platon hayal olarak görür. Her devlet kendi kurdunu taşır yani ideal devlet dahi bir gün yıkılmaya mahkumdur. İdeal devletin bozulması yönetici sınıfın kontrolsüz üremesi sonucu yönetimin bozulması, koruyucuların sadece ünü önemseyip yönetimi ele geçirmesi ile timokrasiye geçiştir. Bu yönetimi aristokrasiye benzetmek doğru değildir çünkü aristokrasi soy temellidir aristokrasi yerine liyakat temelli meritokrasiye benzetilmesi yada bilenin yönetimi anlamına gelen philokrasi‘ye benzetilmesi daha doğrudur.

E)Filozofun aklından yasanın aklına

Platon ölmeden önce bir devlet tipi daha tasarlamıştır. Bu öncekine göre nesne dünyasına uyarlanmaya daha elverişli bir tiptir. Bu modelde devletin birliğini koruyucular değil yasal sağlar. Sonuç olarak yasada akılın ürünüdür yani epistemeyle ilgilidir. Yasa değişemez sabit olmalıdır ama ufak değişiklikler olabilir. Yasa koyma yetkisi geniş halk yığınları yerine bilge bir kural koyucuya verilmiştir.

a) İkinci En İyi Develetin Toplumsal Kuruluşu: İlk modelin aksine burada aile ve özel mülkiyet kavramı da vardır ama çok sıkı düzenlenmiştir. Kadın erkek eşittir ve tek eşlilik kuralı vardır. Kimin kimle evlenip kaç çocuk dünyaya getireceğine devlet karar verir. Eşcinsellik yasaktır. Çok sıkı bir nüfus politikası vardır. Toprak 5040’a bölünür her parçaya bir aile yerleştirirler. Her aileden 1 erkek 1 kız çocuk yapması beklenir. Sonuç olarak homojen bir toplum kurulur Zenginlğin erdemli olmaya düşman görüldüğünden altın, gümüş vb. yasaktır. Yurttaşlar arasında ticaret ve zanaat yasaktır tek gelir kaynağı tarımdır. Gelir durumuna göre toplum 4 sınıfa ayrılır ve belirli miktardan fazla zengin olmak yasaktır, en zengin grup en fakir grubun en fazla 4 katı zengin olabilir bundan fazla elde ettiği gelir polise bırakılır. Burada Platon’un amacı sınıfsal bir çatışmayı engellemektir. Bazı siyasal görevler sadece zenginlere verilmiştir ama herkes eğitim alır ve askerlik yapar. Yurttaşlardan sonra ikinci grup metoikoslardır. Metoikoslar yurttaşların yapamadığı ticaret ve zanaat gibi işleri yapabilirler ama siyasi hakları yoktur üstün hizmet hariç en fazla 20 yıl oturum hakları vardır. Üçüncü ana grup kölelerdir, herkesin fazlasıyla kölesi olacağından köle nüfusu çok fazladır. İsyan riskine karşı aynı dili konuşan köleler yan yana gelemez.

Not:Platon’un her iki devlet modelinde de birlik ve devlet kontrolü esastır.

b)Yasalar ve Siyasal Kurumlar: İkinci devlet modelinde kadınlar erkekleri, bilgeler cahilleri, babalar oğulları sonuç olarak karşıt güçler birbirini yönetmelidir. Yani bir karma anayasa modelidir. Modelde yasa koyucular kurulu ile yasaya uyulup uyulmadığı denetlenir. Herkesin katılabildiği (ama zenginlerin çoğunlukta olduğu) birkaç meclis devleti yönetir. Buna Halk Meclisi denir. Platon halkın yönetimine güvenmez ama isyanı önlemek amaçlı halka sahte bir siyasi hak verir. Platon bu modelide ütopyaya çeviren Gece Meclisini kurmuştur bu meclis filozof kral görevi görür her şeyden üstün ve yetkilidir. Bu konseyin amacı birlik sağlamaktır.

c)Yasaya Bağlılık: Devlet bu modelde de çocuğu bal mumu gibi şekillendirir, tüm eğitimini belirler. Yaşamaya bağlı olarak eğitime ek din de şarttır. Halk imanlı olmalıdır devletin birliği esastır bunun için bir devlet dini oluşturulmalıdır ve her vatandaş bu dine inanmak zorundadır. Hocası Platon’un aksine Aristoteles devletin birliğini aynılıkta değil farklılıkta arar.

Bazı kavramlar

  • Akademia
  • Mağara alegorisi
  • Kanatlı araba mitosu
  • Diyalektik
  • Tabula Rasa
  • Episteme
  • Tiranlık
  • Oligarşi
  • Timokrasi
  • Philokrasi
  • Metoikos
  • Yasa Koyucular Kurulu
  • Gece Meclisi
  • Halk Meclisi
  • Karma anayasa
Kanatlı Araba Mitosu

Platon’un Phaedrus diyaloğunda geçen bu mitos, insan ruhunun yapısını ve evrendeki konumunu sembolize eder. İnsan ruhu, biri erdemli ve uysal (beyaz at), diğeri ise şehvetli ve asi (siyah at) olan iki atın çektiği bir araba ile temsil edilir. Bu arabayı akıl (araba sürücüsü) yönetir. Ruhun temel görevi, bu atları uyum içinde tutarak onları göksel düzene, yani İdeaların bulunduğu hakikat dünyasına (tepeye) doğru yönlendirmektir. Eğer araba sürücüsü (akıl) kontrolü kaybederse, atlar uyumsuzlaşır ve ruh, İdealara ulaşamadan yeryüzüne düşerek bir bedene hapsolur; bu düşüş, ruhun kusurlu ve sınırlı insan yaşamını açıklar.

Mağara Alegorisi

Platon’un Devlet diyaloğunda yer alan mağara alegorisi, insanların bilgisizlik durumunu ve hakikate ulaşma zorluğunu temsil eder. Zincirlenmiş bir grup insan, bir mağaranın içinde sırtları girişe dönük yaşar ve hayatları boyunca sadece arkalarındaki ateşin yansımalarını (gölge ve yankıları) görürler. Bu gölgeler, onların tek gerçeklik algısıdır. Bu mahkûmlardan biri serbest bırakılıp mağaranın dışına çıktığında, Güneş’i (yani İyilik İdeası’nı/Hakikati) ilk başta göremez, gözleri kamaşır, ancak zamanla gerçek dünyayı idrak eder. Mağara dışı, Episteme dünyasını; gölgeler ise Doxa(sanı, kanaat) dünyasını ve duyusal yanılsamayı temsil eder. Alegori, filozofu bu hakikati bilen kişi olarak tanımlar ve onu, mağaradaki diğerlerini kurtarmak için geri dönmeye çağırır.


Yorum bırakın

Mustafa Mir Ömer Kalkan